Başkan Soyer İzmir için hedeflerini açıkladı: Güvenli yaşam, doğayla uyum, geleceğin inşası...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, internet sitesi üzerinden İzmir için hedeflerini açıkladı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve yeni dönem için aday adayı Tunç Soyer, kendi internet sitesi üzerinden hedeflerini açıkladı.

İşte Tunç Soyer'in İzmir için hedefleri:

Güvenli Yaşam

Güvenli bir yaşam insan onuruna yakışır bir hayatın temeli. Bu nedenle çalışmalarımızın ilk ilkesi vatandaşlarımıza güvenli yaşam alanları ve yaşam koşulları sunmak.

2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 68’nin şehirlerde yaşayacağını ortaya koyan araştırmalar bize şehirlerin “güvenli yaşam” konusunda ne kadar kilit bir rol üstlendiğini gösteriyor.

Günümüzde kentler ne yazık ki sakinlerine güven veren yaşam alanları olmanın çok uzağında. Bu da iklim krizini, okyanuslardaki plastik adalarını, biyoçeşitlilik kaybını ve nihayetinde güven duygusunun kaybını beraberinde getiriyor. Şehirler onları çevreleyen ekosistemlerden koparak, dünya üzerindeki yaşamla olan bağını giderek kaybediyor. Güvensizlik ve kirlilik üretiyor.

Bu yüzden bizim ilk ve en temel hedefimiz güvenli yaşam. Çünkü biliyoruz ki şehirlerimiz, ancak güvenli bir yaşamı teminat altına aldığımızda adaletsizlik üreten mekanlar olmaktan çıkıp herkesin birlikte uyum içerisinde yaşadığı yaşam alanları olabilir. Güvenli şehirlerde, evlerin yıkılmadığı, insanların sağlıkla nefes aldığı ve özgürce bir arada yaşadığı bir kentten söz edebiliriz.

İşte bu gerçekten hareketle, İzmir’de güvenli bir yaşamı teminat altına almak için büyük bir kararlılıkla çalışıyoruz. İzmir’in Kentsel Havzaları planımız bu hedefimiz doğrultusunda yürüttüğümüz çalışmaların omurgasını oluşturuyor. Bu planımızla, döngüsel kent planlamasın kırmızı çizgilerini tarif ediyoruz. Bu sayede yoğun geliştirmeden kaçınmamız gereken en kritik alanların ana hatlarını çizen net bir resim ortaya çıkıyoruz. İzmir’in Kentsel Havzaları adını verdiğimiz bu metodoloji, havza ölçeğinde planlama anlayışına dayanıyor. Çalışmamızın odak noktası, güvenli bir İzmir inşa etmek. Bu proje ile, dayanıklılığı, gıda güvenliği, tarihi mirası, kritik altyapısı, yeşil-mavi altyapısı ve demografik yapıları dahil olmak üzere İzmir’i güvenli bir şehir olarak yeniden tasarlıyoruz.

Bu doğrultudaki çalışmalarımıza İzmir’in yer altından başladık. Gördük ki, İzmir için kurulan kanalizasyon altyapısı geçmişte “birleşik sistem” olarak inşa edilmiş. Yağmur ve kanalizasyon suları aynı hatlarda birleşerek Çiğli Arıtma Tesisi’ne akıyor. Yaptığımız rekor yatırımlarla yağmur suyu hatlarını ve arıtmaya giden kanalizasyon hatlarını birbirinden ayırarak Körfez’e olan kanalizasyon akışını sıfırlıyoruz.

Vatandaşlarımızın temiz ve sağlıklı suya erişimini sağlamak bir diğer altyapı önceliğimiz. Bu projelerimizi sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek planlıyor ve uyguluyoruz. Önümüzdeki elli yıl boyunca tek bir İzmirli’nin susuzluk çekmeyeceği bir içme suyu altyapısını İzmir’e kazandırıyor, gerekli yatırımları bugünden yapıyoruz.

Türkiye’de ilk kez uygulanan “Sünger Şehir” yaklaşımıyla şehri daha da çok betonla kaplamak yerine, çağımızın en büyük sorunlarından birisi olan kuraklık karşısında doğa esaslı çözümler üretiyoruz.

Giderek derinleşen ekonomik darboğaza ve katlanarak artan maliyetlere rağmen İzmir’in yollarını güzelleştiriyoruz. Şehrimizi en merkezi mahalleden en uç kılcallara kadar birbirine bağlayan yeni yollar inşa ediyoruz.

Güvenli yaşam hedefimiz doğrultusunda Türkiye’de yeşil altyapıyı bir altyapı meselesi olarak tarif eden ilk yerel yönetim olduk. Çünkü biz sağlıklı bir şekilde nefes alabilme hakkını suya erişim, yol ve ulaşım gibi temel bir altyapı meselesi olarak kabul ediyoruz. İzmir’de tümü birbirine bağlanan ve şehir merkezini çeperindeki kırsal alanlara bağlayan bir yeşil alanlar ağı yani İzmir’in yeşil altyapısını inşa ediyoruz. Yeşil altyapı programımızın kır ve kent merkezi arasındaki geçiş bölgesinde “Yaşayan Parklar” uzanıyor.

İzmir’de güvenli şehir vizyonumuzun sac ayaklarından biri elbette kentsel dönüşüm. Çünkü güven duygusu, yuvada, karnımızın doyduğu ve başımızı yastığa koyduğumuz yerde başlar. 30 Ekim İzmir Depremi’nin ardından gördük ki olası bir depremde doğacak zararları en aza indirmenin yolu bütün paydaşların dahil olduğu ve bilimsel ilkelere dayanan bir kentsel dönüşüm anlayışından geçiyor. Bu yüzden biz İzmir’i unutan değil, hatırlayan ve hatırlatan bir şehir olarak tasarlıyoruz. Başlattığımız kentsel dönüşüm seferberliği ile depreme dirençli ve güvenli bir yapı stoğunu odağımıza aldık. İzmir’in 30 ilçesine yayılan bu hareketle şehrimizdeki binlerce yapının deprem karnesini çıkarıyoruz. Kent merkezinde 6 bölgede toplam 248 hektar alanda kentsel dönüşüm çalışmalarımız devam ediyor.

Güvenli bir şehir aynı zamanda acil durumlar ve felaket anlarına hazırlıklı olmakla mümkün. Ağustos 2019’da İzmir’de ciğerlerimizi yakan orman yangınında, 30 Ekim ve 6 Şubat depremlerinde vatandaşlarımızın canını kendi canı pahasına koruyan itfaiye teşkilatımızın, güvenli şehir vizyonunun teminatı olduğunu bir kez daha gördük. Bu nedenle itfaiyemizin gücünü ve hareket kabiliyetini artırmak için Belediyemizin imkanlarını sonuna kadar seferber ediyoruz.

İzmir’in sokaklarının, caddelerinin ve meydanlarının gözü, kulağı olan zabıta teşkilatımız sayesinde şehrimizin huzurunu bozabilecek her şeyi görüyor, işitiyoruz. Zabıta teşkilatımızı güçlendirmek ve gerekli adımları atmak bu yüzden hayati bir önem taşıyor. Bu doğrultuda, zabıta merkezlerimizin sayısını artırmak ve daha modern tesisler inşa etmek için çok önemli adımlar attık.

Adını Amazon kraliçesi Smyrna’dan alan şehrimizde, güvenli bir İzmir için kadınların adalet ve eşitlik talebinin üzerine titreyen kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. Göreve geldiğimizden bu yana, kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetle mücadele başta olmak üzere kadın emeği, istihdamı ve kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı konularında var gücümüzle çalışıyoruz. Tüm hedeflerimizi kadınların ihtiyaç beyanı esasıyla belirliyoruz.

 

Refah

İzmir’in Belediye Başkanı olduğum günden bu yana, İzmir için bir hayalim var. Bu şehrin refahını büyütmek ve refahın adil paylaşımını sağlamak. Çünkü refah, toplumun tabanında adil bir şekilde dağılmamışsa, orada güçlü bir demokrasiden söz edemeyiz. Bizim için refahın büyümesi bir avuç zenginin daha da zengin olması değil, toplumun her kesiminin adil bir şekilde gelişmesidir. Bu aynı zamanda ekonomik demokrasinin de temelini oluşturur.

Anadolu’nun en batısında uzanan İzmir, çağlar boyu Doğu ile Batı arasında bir kalp vazifesi görmüş 8500 yaşında bir liman kenti. Çin’den başlayıp bütün bir Asya’yı kat eden İpek Yolu’yla, Akdeniz Ticaret Yolları’nın kesişiminde İzmir, tarihi boyunca dünya ticareti ve ekonomisinin nabzının attığı bir kent olmuş. Doğu’dan gelen ürünlerin Batı’ya, Batı’dan gelenlerin Doğu’ya taşındığı Akdeniz’in merkezinde bir çekim alanı oluşturmuş. Şehrimiz bugün de Akdeniz’in en önemli limanlarından biri. İzmir’in refahını büyütmek için kentimizin bir liman şehri olma karakterine sahip çıkarak bu mirası bir adım ileriye taşımak için çalışıyor, İzmir’in liman ticaretini büyütüyoruz.

Şehrimizin gururu Fuar İzmir, bizim için bir asırlık bir Cumhuriyet mirası olmanın yanı sıra İzmir’in refahını ve adaletini büyütmede en güçlü kalemiz. Gerçekleştirdiğimiz her bir fuar, ekonomimize can veriyor. Vatandaşlarımızın yüzünü güldürüyor. İzmir’in dünya ile buluştuğu bir meydan olan Fuar İzmir, Belediye şirketimiz İZFAŞ’ın yoğun çabalarıyla şehrimizdeki milyonlar için çalışıyor.

Türkiye’nin cari açığını kapatmada en önemli kalemlerden biri turizm gelirleri. Fakat gördük ki deniz, kum, güneş klasiği ve her şey dâhil beş yıldızlara hapsedilmiş turizm modeli İzmir’in refahını büyütmüyor. Bu nedenle, tarım, gastronomi, tarih ve doğa turizmi üzerinde yükselen İzmir’in 2020- 2024 Turizm Stratejisi geliştirdik. İzmir’in turizm hedefini 4 milyon turist olarak açıkladık. Aradan geçen sürede İzmir’in turizmden aldığı payı büyük miktarda artırdığımızı görmek onur verici.

İzmir’in refahını büyütmek adına şehrimizin turizm potansiyelini geliştirmek için çalışan kurumlarımızın başında İzDoğa Turizm geliyor. Bu acentemiz doğal ve kültürel miras olmak üzere İzmir ve çevresindeki tüm cazibe merkezlerinin korunması ve kent ekonomisine katkı sunacak şekilde turizme kazandırılmasını odağına alıyor. Yerel ve ulusal ölçekte sürdürülebilir ve bilinçli turizm algısının geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla her yaştan kesime hitap edecek tur ve rotalar oluşturarak, İzmir’de turizm algısını değiştiriyoruz.

Şehrimizin refahını büyütmek adına yaptığımız çalışmalarımızın temel ilkelerinden biri aynı zamanda şehrimizin doğasını korumak. Çünkü ekosistemi korumadan, ekonomide de kalıcı bir gelişme sağlamak mümkün değil. İzmir İktisat Kongresi’nde üzerine basa basa söylediğimiz gibi ekonomi ve ekoloji arasında bir ses benzerliğinden çok daha fazlası var. “Başka Bir Tarım Mümkün” felsefesiyle yürüttüğümüz İzmir Tarımı programımızı bu eksende gerçekleştiriyoruz. İzmir Tarımı için ekolojiyi ve ekonomiyi aynı anda kucaklayan bir ana hedef tarif ettik: Kuraklık ve yoksullukla mücadele etmek. Tarımsal planlama çalışmalarını gerçekleştirmek için Çiğli ilçemizin Sasalı köyünde İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni (İZTAM) kurduk. 2021 yılında açtığımız bu kurumda, tarımsal stratejik planlamanın kurallarını ve yol haritasını yeniden tarif ediyoruz. İzmir Tarımı ile, ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekliyoruz.

Bir Cumhuriyet çeşmesi olan Şaşal Suyu’nu Eylül 2023’te yeniden şehrimize kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İzmir’in bu değerli markası ne yazık ki uzun yıllardır atıl durumdaydı. Cumhuriyetimizin 100. yılında 100 eser seferberliğimizin ilk adımı olan Şaşal Su Fabrikası, belediye şirketimiz İzDoğa tarafından restore edilerek yeniden İzmirlilerin hizmetine sunuldu. Fabrikamızda ayda yaklaşık 3 buçuk milyon litre suyu vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz.

İzmir’in döngüsel ekonomisini büyütmek için kırsal alanlardan başlayıp şehrin sokaklarına, parklara, kamusal binalara ve nihayetinde hanelere kadar uzanan çok ayaklı bir program uyguluyoruz. Bu sayede İzmir’de ortaya çıkan çöpü, bir hammadde olarak ekonomimize yeniden kazandırıyoruz. Belediye şirketimiz İzDoğa’nın başlattığı İzDönüşüm projesi ile şehrimizdeki atıkları henüz kaynağındayken ayrıştırmaya başlıyoruz.

Nüfusun büyük çoğunluğunun kentlerde yaşadığı ve bunun artarak devam ettiği günümüzde, kentsel ulaşım en önemli sorumluluk alanlarımız arasında yer alıyor. Refahı ne kadar büyütürsek büyütelim, güçlü bir ulaşım altyapısı inşa etmezsek o refahın adil paylaşımının mümkün olmayacağını biliyoruz. Bu doğrultuda, devrim niteliğinde çalışmalardan birine imza atarak üretenin kendi kendini yönetebildiği kooperatifçilik modelini hayata geçirdik. Bu yolla kent içindeki otobüs ulaşımı haricinde çevre ilçelerin, toplu ulaşım ağına entegre edilmesini sağladık. 4 yılda İzmir’de yenilemediğimiz tek bir ulaşım aracı kalmadı. Bu araçlarımızla değişimin ruhuna uygun bir şekilde, doğamızla uyumlu bir filoya sahibiz.

Raylı sistemler konusunda yaptığımız devrim niteliğindeki yatırımlar, İzmir’in refahını adil bir şekilde paylaşma irademizin temelidir. Yüzde 12 ile aldığımız Narlıdere Metrosu’nda, yüzde 96’ya ulaştık. Vaad ettiğimiz gibi bu yıl içinde, Cumhuriyet’in 100. yılında metro hattını tamamlayarak vatandaşlarımızın hizmetine sunuyoruz. Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi kaynaklarıyla yaptığı ve İzmir’in en büyük raylı sistem yatırımı olan Buca Metrosu’nun temelini attık ve çalışmalara ivedilikle başladık. 2023 yılı içinde hizmete açacağımız Çiğli Tramvayı’nın ise yüzde 93’ünü tamamladık. İzmir’i demir ağlarla öreceğiz dedik, sözümüzü pandemi ve ekonomik krize rağmen adım adım hayata geçirdik.

İzmir’in refahını esnafımızla, vatandaşımızla adil bir şekilde paylaşmak için devrim niteliğinde bir çalışmaya imza attık. Belediyemizin şirketi İzmir İnovasyon ve Teknoloji A.Ş, İZTEK tarafından hayata geçirilen İzmir Şehir Kartı. Bu yeni kartımız yalnızca toplu ulaşımda değil, banka kartlarıyla aynı mantıkla çalışan bir “mobil cüzdan” olarak da İzmirlilere hizmet veriyor. Vatandaşlarımız belediye hizmetleri başta olmak üzere tüm harcamalarını, online alışveriş ve para transferlerini, üstelik de dünyanın her yerinde bu kartla yapabiliyor.

İzmir’in refahını büyüterek adil paylaşımını sağlamaya yönelik çalışmalar sunduğumuz sosyal hizmetlerle birlikte ivme kazanıyor. Biliyoruz ki ekonomik krizin giderek derinleşmesi bütün vatandaşlarımızı derinden etkiliyor. Bu yaraya bir nebze de olsa merhem olabilmek için İzmirliler’e yaptığımız sosyal yardımları hızla büyüttük.

İzmir’de imece ruhuyla hayata geçirdiğimiz en değerli projelerimizden biri Halk Ekmek Projesi. Bu çalışma ile sadece geçim derdindeki vatandaşlarımızı değil, aynı derdi yaşayan fırıncı esnafımızı da destekleyen önemli bir adım attık. Bu projemiz kapsamında üretilen ekmeklerin önemli bir kısmı, İzmir esnafının fırınlarında üretildi.

İzmir’in refahını adil bir şekilde paylaşmak için “Acil Çözüm Ekibimizi” yürüttüğü çalışmalar hayati önem taşıyor. Bu ekibimiz sayesinde, İzmir’in ana arterlerinden, en uç kılcallarına kadar bütün vatandaşlarımızın sorunlarını dinliyor, bu sorunlara anında çözüm üretiyoruz. İzmirliler ile Belediye arasında, doğrudan bir iletişim köprüsü oluşuyor ve siz, biz ayrımı tamamen ortadan kalkıyor.

Yoksullukla mücadele İzmir’in refahını büyütme ve adil paylaşma konusunda en büyük önceliklerimizden birisi. Bu amaca yönelik olarak açtığımız Masal Evlerimizde hem çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde gelişmelerini sağlıyor, hem de kadınlar için düzenlenen çeşitli meslek kurslarıyla istihdamı büyütüyoruz. Hedefimiz Masal Evlerimizin sayısını İzmir genelinde 25’e çıkarmak.

 

Yerel Demokrasi

Günümüzde dünya ölçeğinde uzun süredir demokratik bir gerileme yaşanmaktadır. Demokratik değerlerin zayıflamasının yanında, demokrasi yalnızca bir rejim olarak görülmekte ve totaliter rejimler güçlenmektedir. Oysa demokrasi, herkesin ortak iyiliğini gözeten bir değerler bütünüdür. Uyum içerisinde yaşamın nüvesidir.

8500 yıllık bir demokrasi şehri olan İzmir’de, dünyadaki bu gerilemenin karşısında demokrasiyi yeniden yeşertecek bir kavram geliştirdik. Bu kavram, insan haklarının yanında doğayı da bir hak öznesi olarak tanımlayan “Döngüsel Kültür” kavramı. Eylül 2021'de gerçekleşen UCLG Kültür Zirvesi'nin ana çıktısı olan Döngüsel Kültür dört temel ilkeye dayanıyor: Birbirimizle uyum, doğamızla uyum, geçmişimizle uyum ve değişimle uyum.

Yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde, 2022 yılında şehrimiz Avrupa Ödülü’ne layık görüldü. Bu yolda yerel demokrasisinin güçlendirilmesi için bir adım daha atarak Avrupa Demokrasi Başkenti Şehirler Ağı'na dahil olduk. İzmir, bu ağa Türkiye’den katılan ilk ve tek kent olma unvanını taşıyor.

İzmir Demokrasi Ödülü, dünya demokrasisine katkıda bulunan bireyleri, sivil toplum kuruluşlarını, akademik çalışmaları ve her türlü girişimi destekleme amacıyla oluşturduğumuz bir ödül. Bu projemizle, demokratik değerlere önemli katkılar sağlayan kişileri onurlandırarak, demokrasinin güçlenmesine ve ilerlemesine katkıda bulunuyoruz. İzmir'in 8500 yıllık demokrasi şehri karakterini güçlendirerek, 21. yüzyılda daha demokratik bir dünya için olumlu değişimlerin öncüsü oluyoruz.

Kurduğumuz İzmir Vizyon Ortaklığı ağı sayesinde, şehrimizdeki bütün paydaşlarla ortak akıl ve ortak vicdan ilkesi doğrultusunda çalışıyoruz. Kurumlarımızın sahip olduğu kültürü ve birikimi demokrasi mücadelesinin temel yapı taşlarından birisi olarak görüyoruz.

İzmir Kent Konseyi’nin yürüttüğü birbirinden değerli çalışmaları çok önemsiyoruz. Kent Konseyi’nin ana düşüncesi, İzmir’i İzmirlilerin yönetmesi. Bir ortak akıl ve ortak vicdan merkezi olan bu birimimizin çatısı altında, sivil toplumla paydaşlarımızla ortaklıklar kuruyor, İzmir’de katılımcı bir yönetim anlayışına öncülük ediyoruz.

Belediye şirketimiz İzDoğa tarafından kurulmuş olan İzmir Planlama Ajansı (İZPA), İzmir'de demokrasinin güçlenmesi için yürüttüğümüz çalışmalarımıza önemli katkılar sunuyor. Belediyenin çeşitli birimleri ve diğer kurumlarla birlikte çalışan İZPA, İzmir için stratejiler ve eylem planları geliştirirken diğer metropollerle de aralarında güçlü etkileşimler kuruyor.

Bir Cumhuriyet mirası olan İktisat Kongresi’ne İzmir’in kurtuluşunun 100. yılında yeniden İzmir’de ev sahipliği yapmanın tarifsiz coşkusunu yaşadık. 15-21 Mart tarihlerinde, tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi işçiler, çiftçiler, sanayiciler ve tüccar temsilcilerinin katıldığı buluşmaların ardından gerçekleşen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, Geleceğin Türkiyesi’nin temellerinin atıldığı bir ortak akıl ve ortak vicdan hareketi olarak hafızalara kazındı.

İmece İzmir, toplumsal mutabakatı büyütmek ve kent içindeki aktif vatandaşlığı teşvik etmek için çeşitli projeler ve uygulamalarla hayata geçirdiğimiz bir program. İzmir’den başlayarak imece kültürünü güçlendirmeyi hedeflediğimiz bu program dahilinde, şehrimizin bütün paydaşlarıyla aktif bir iletişim yürüterek ortaklıklar kuruyoruz.

Bizİzmir web sayfası ve mobil uygulaması ile vatandaşlarımızın İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin tüm güncel hizmetleri hakkında tek bir yerden, kolayca ve hızlı bir şekilde bilgi sahibi olmalarını sağlıyoruz. Vatandaşlar için kent hayatının daha kaliteli bir seviyeye taşınması sağlarken projelere vatandaş görüşlerinin dahil edilmesi ile hedef projelerimizi önceliklendiriyoruz. Kurum olarak, tüm hizmetler hakkında tek bir yerden hızlı bilgi akışı gerçekleştirerek vatandaşlarımıza şeffaf belediyeciliğin bütün imkanlarını sunuyoruz.

Türkiye’nin ilk Çocuk Belediyesi’ni, Seferihisar Belediye Başkanı olduğum dönemde, ilçemizde açmıştık. Bu vizyonu büyüterek İzmir’e taşıdık ve Tire’de Çocuk Belediyemizi hizmete aldık. İzmir Gürçeşme’deki Çocuk Belediyemizin açılışını ise çok yakında gerçekleştiriyoruz. Dünyayı çocuklarımızın gözünden gördüğümüz bir belediyecilik anlayışıyla İzmir’in bir çocuk kenti olma vizyonunu büyütüyoruz.

Gençlerimizin memleketin kaderi ve geleceği ile ilgili söz sahibi olmadığı bir yaşamda, demokrasiden bahsedemeyiz. Bu doğrultuda, gençlerimize yaşamın her anında ve her alanında daha iyi imkanlar sunmak için çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızdan bir tanesi, gençlerin siyasete ve karar süreçlerine katılımını sağlamak için kurduğumuz Gençlik Belediyesi. Demokrasiyi yaşamın her anına yaymak için  hayata geçirdiğimiz bu yapı, Türkiye’nin ilk ve tek Gençlik Belediyesi olma özelliği taşıyor. Gençlik Belediyemiz bünyesinde, gençlerimizi aktif yurttaşlık bilinciyle, kent yönetimine dahil ediyoruz.

Bir toplumdaki adalet duygusu, en güçlü olanı değil, en zayıf olanı nasıl koruduğu ile ölçülür. İzmir’in vicdanına ayna tutan Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğümüzü bu kapsamda kurduk. Birimimizin yürüttüğü çalışmalarla, İzmir’de her türlü baskıya, ayrımcılığa, nefret söylemine karşı mücadelemizi büyütüyoruz.

Bedenlerimiz için nefes almak ne ise toplum için de haber almak aynı şeydir. Doğru ve tarafsız haber alamayan toplumlar, nefes alamaz ve sonucunda önyargıların içinde boğulur. Demokratik değerlerini yitirir. Toplumumuzu hakikatle buluşturma sorumluluğunu üstlenen basın mensuplarımızın görevlerini en iyi şekilde yerine getirebilmelerini önemsiyoruz. Bu doğrultuda İzmir Gazeteciler Cemiyeti’yle birlikte, Uluslararası Basın Merkezimizi açtık. Her türlü baskıya, sindirme çabalarına rağmen, doğruyu savunan ve halkın sesi olan basın emekçilerimizin daima yanındayız.

İzmir’de, hiçbir zaman yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti için yapabileceklerimizin bir yerel yönetim olarak kısıtlı olduğunu düşünmedik. İzmir’in adalete erişimini artırmak için  hayata geçirdiğimiz “Adalet Otobüsü” projemiz, İzmir’in çeperinde yaşayan ve ekonomik durumu güçsüz vatandaşlarımızın, adalete erişimini artırdık.


Sosyal Gelişme

Günümüzün şehircilik anlayışı, kentleri sadece mekansal olarak geliştirmeyi odağına alıyor. Oysa bir şehrin sadece mekansal gelişimi değil, orada yaşayan insanların hayat şartlarının gelişmesi ve refahın artması da aynı derecede önem taşıyor.

Biz İzmir’de şehrin içinde yaşayan insanlarla beraber gelişmesi, refah ve uyumun kaynağı olması için bütün projelerimizin temelinde Sosyal Gelişme ilkesini gözetiyoruz.

Bu çalışmalarımızdan bir tanesi gençlerin siyasete ve karar süreçlerine katılımını sağlamak için demokrasiyi yaşamın her anına yaymak ve Türkiye’nin ilk ve tek Gençlik Belediyesi’ni kurmak oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, gençlere verdiği değer sonucunda 2025 Avrupa Gençlik Başkenti unvanı için Türkiye’den finale kalan ilk yerel yönetim oldu. 2026 yılı Avrupa Gençlik Başkenti unvanı için şehrimizin gençleriyle birlikte başvurumuzu yeniledik ve tekrar finale kaldık.

Spor ve sağlık hizmetlerimiz, Sosyal Gelişme hedefimizin diğer bir parçasını oluşturuyor. 2022’de 54.790 çocuğa farklı branşlarda spor eğitimi verdik. 1.329 devlet okuluna ve 292 amatör spor kulübüne spor malzemesi sağladık. 80 uluslararası ve ulusal spor organizasyonu düzenledik.

Eşrefpaşa Hastanemiz, 2022 sağlık hizmetlerimizin bel kemiğini oluşturdu. Hastanemizin Buca Kampüsünde farklı branşlarda günlük yaklaşık 100 hastaya hizmet veren Semt Polikliniği’ni açtık. Yatalak durumdaki yaşlı, hasta ve engellilere verdiği evde bakım hizmetini 30 ilçeye çıkartan Eşrefpaşa Hastanemiz, kent merkezinin yanı sıra Kemalpaşa Armutlu, Bayraklı, Ödemiş, Tire ve Karaburun’da da hizmet birimleri açtı.

Eşrefpaşa Hastanesi’nin uzman ekibi evlere giderek sadece yara bakımı ve pansuman yapmakla kalmıyor, kan tahlilinden reçeteye kadar her konuda destek veriyor. Projeden faydalanan hastalara evlerinde diş tedavisi hizmeti de veriyor.

Sosyal Gelişme hedefimiz doğrultusunda, 8500 yıllık tarihi boyunca bir kültür sanat şehri olan İzmir’de kültür üretimini artırmak ve şehrimizi yeniden sanatsal üretimin merkezlerinden biri haline getirmek için önemli adımlar atıyoruz.

Sanat dünyasındaki yenilikçi endüstrilerin başında gelen sinemanın, İzmir’de yaygınlaşması, film ve dizi çekimlerinin yapılmasına zemin hazırlamak adına İzmir Sinema Ofisi’ni hizmete açmıştık. Son iki yılda İzmir’de çekilen dizi ve filmlerin artışında, Sinema Ofisimizin önemli katkıları var. İzmir’i sinemanın kalbinin attığı yeni merkezlerden biri haline getirmek için adım adım ilerliyoruz.

Bunun yanında kültür üretimini güçlendirmek adına Mustafa Necati Kültür Merkezi, Atlas Pavyon Sanat Galerisi, Bıçakçı Han, Konak Metro Sanat Galerisi, AASSM Müzik Kütüphanesi gibi birbirinden önemli kültür alanlarını, kent yaşamına kazandırdık.

Yaklaşık 5 bin kişiye sanatın birçok farklı alanında ücretsiz eğitim verdik. İzmirlilerin en büyük hayallerinden biri olan Şehir Tiyatrolarını, 70 yıl aradan sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurduk. Şehir Tiyatrolarımız, her geçen gün yeni oyunlarla İzmir’in kültür yaşamına önemli değer katıyor.

Sosyal Gelişmenin en önemli ayaklarından birisi elbette kadınllar. Kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetle mücadele başta olmak üzere kadın emeği, istihdamı ve kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı konularında var gücümüzle çalışıyoruz. Tüm hedeflerimizi kadınların ihtiyaç beyanı esasıyla oluşturuyoruz. İzmir’de, kadınların güven içerisinde yaşadığı ortamı daha da iyileştiriyoruz.

Örnekköy Yerleşkesi’nde açtığımız Anahtar Kadın Çalışmaları Bütüncül Hizmet Merkezimizde kadınlara el emeği, bilişim, muhasebe, aşçılık, yabancı dil gibi pek çok alanda istihdama yönelik kurslar veriyoruz.

Bunlara ilaveten Sosyal Gelişmenin bir parçası olarak patili dostlarımızı da unutmadık. İzmir Veteriner Hekimleri Odası ile Sahipsiz Sokak Köpekleri Rehabilitasyon Projesi’ni geliştirdik. Türkiye’de ilk ve tek olan bu örnek proje ile sokaktaki sahipsiz köpekler, kulak küpesi ve mikroçip ile işaretlenerek anlık takip altına alındı. Hayvan dostlarımızı İzmir imecesine dahil ederek onlara daha iyi bir yaşam sunduk.

 

Doğayla Uyum

Doğa yalnızca iyilik üretir. Doğadan geldiğini sandığımız felaketler aslında biz insanoğlunun yarattığı tahribatın ve zamanında alınmamış önlemlerin bir sonucudur. Bugün yaşadığımız iklim krizi, kuraklık, gıda güvenliği gibi küresel krizler, insanlığın doğayla kurduğu bağı yitirmesinin neticesidir.

Geçtiğimiz dört yıl içerisinde hem şehrimizde, hem de ülkemiz genelinde büyük kayıplar yaşadığımız felaketlerle karşı karşıya kaldık. Ormanlarımızla birlikte ciğerlerimiz yandı, 30 Ekim ve 6 Şubat depremlerinde tarifsiz acılar yaşadık. Pandeminin yeni varyantları, seller, yangınlar, deprem felaketleriyle bu acıları yaşamaya devam ediyoruz.

Bütün bunların sebebi, doğamızla uyumlu bir yaşam kültürünü unutmuş olmamız. Uygarlığımız öyle bir noktaya geldi ki, doğanın bir parçası olarak yaşayamaz hale geldik. Bunun yerine doğanın hakimi olduğumuz yanılgısına kapıldık. Gezegenimizin yarınını düşünmeden gökyüzünü göremediğimiz şehirler, yaşamın renklerinden kopmuş yaşam alanları inşa ettik.

İzmir’de doğayla uyumlu bir yaşamı yeniden tesis etmek en büyük önceliklerimizden birisi. Bu dönüşümün en büyük kalelerinden birisikarşı karşıya olduğumuz iklim krizi, kuraklık gibi felaketler karşısında, İzmir’i dirençli bir kent haline getirmemiz. Kent ve kır ayrımının ortadan kalktığı, nefes alıp veren bir İzmir için çalışıyoruz.

İzmir kent çeperini çepeçevre saran Yaşayan Parklar sayesinde çocukların dışarıda özgürce oynayabileceği, gençlerin spor yapabileceği alanları şehrimize kazandırıyoruz. Yaşayan Parklarımız sayesinde İzmirliler,  şehrimizde hayatlarını sürdüren yüz binlerce flamingoyu doğal yaşam alanlarında gözlemleyebiliyor. Şehrimizin benzersiz ekosistemlerini ve İzmir’deki canlı çeşitliliğini yaşayarak öğrenme fırsatı buluyor.

İzmir’de doğayla uyum denince önümüzdeki en büyük meselelerden birisinin İzmir Körfezi’nin temizlenmesi olduğunu biliyorduk. Bilimsel verilerden beslenen ve doğayla uyumlu bir yaşamı esas alan yol haritasıyla, Yaşayan Körfez projemizi hayata geçirdik. Bugün geldiğimiz noktada İzmir Körfezi’nin en büyük sorunlarından birisi olan koku sorununu kalıcı bir şekilde çözmüş olmak gurur verici.

İzmir’in dirençli kent vizyonunun çıktılarından biri, Sünger Şehir projemiz. Türkiye’de ilk kez uygulanan “Sünger Şehir” yaklaşımıyla şehri daha da çok betonla kaplamak yerine, çağımızın en büyük sorunlarından birisi olan kuraklık karşısında doğa esaslı çözümler üretiyoruz. İlk etapta beş bin binaya beş bin yağmursuyu deposu kurma hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz.

Türkiye’de yeşil altyapıyı, bir altyapı meselesi olarak kabul eden ilk belediye olarak, İzmir’i doğasıyla uyumlu, dirençli bir kent olarak tasarlıyoruz. Bu kapsamda, “İzmir Yeşil Şehir Eylem Planı” ve “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı” başlıklı iki temel çalışmayı uygulamaya başladık. İklim Eylem Planı ile İzmir’de 2030 yılına kadar sera gazını yüzde 40 azaltmayı odağımıza aldık. Uluslararası standartlara uygun bir Yeşil Şehir Eylem Planı, gururla ifade etmeliyim ki Türkiye’de ilk defa İzmir için hazırlandı. Bu iki planın özeti mahiyetinde olan Doğayla Uyumlu Yaşam Stratejimizi belirledik. Bu stratejiyi bütük bir kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz.

Son olarak, Yeşil Şehir Enerji Eylem Planımız, doğasıyla uyumlu İzmir için en acil ele alınması gerekenleri tespit ederek; altyapı yatırımlarını, politika tedbirlerini, kapasite geliştirme ve savunuculuk girişimlerini belirliyor.

Bunun yanı sıra, doğaya zarar vermeden ihtiyacımız olan enerjiyi üretebilmek en temel önceliğimiz. Bu hedefin özünde enerjiyi tüketen değil, enerjinin tüketildiği yerde üretildiği bir şehir olma vizyoumuz yer alıyor. Çünkü enerji büyük merkezlerde üretildiğinde iklim ve doğa üzerinde ağır yaralar açıyor. Biz bu gerçekten hareketle İzmir’in iklim krizi ile mücadelesini büyütüyor ve şehrimizin karbon emisyonunu düşürüyoruz.

Yine bu düsturla, İzmir’de çöpün bir atık olduğu döneme son verdik. Yenilikçi projelerimiz sayesinde çöp artık şehrimiz için yeni bir enerji kaynağı. Harmandalı’nda 190 bin hanenin elektriğini üretecek kapasiteye sahip Biyogaz Tesisi’ni hizmete aldık. Bergama ve Ödemiş’te ise entegre atık yönetimi tesislerimizde atıklardan elektrik enerjisi üretmeye başladık. Bu konuda da Türkiye’ye öncü olmaya kararlıyız.


Geçmişten Öğrenmek


İzmir, 8500 yıllık bir liman şehri. İzmir ve hinterlandında filizlenen düşünceler, dünyaya yön vermiş. Felsefeden edebiyata, demokrasiden sağlığa kadar sayısız yenilik bu topraklarından bütün bir dünyaya yayılmış. Akdenizin en önemli liman şehirlerinden birisi olan İzmir’in geçmişinden öğrendiklerimiz, şehrimizin bugünü ve geleceğine yön veriyor.

Bu yüzden, İzmir’de attığımız her adımda ayağımızın altındaki taşı kaldırıp bir daha bakıyoruz. Adını amazon kraliçesi Smyrna’dan alan bu kentin, geleceğini hayal ederken böylesine köklü ve engin bir kültür birikiminden beslenmek bizim için en büyük ilham kaynağı.

İzmir Tarih Projesi Proje kapsamında zengin tarihsel, kültürel mirasımıza sahip çıkıyor, İzmir’in sembol yapılarında yenileme ve restorasyon çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Kültür mirasımızın korunması ve gün yüzüne çıkarılması için İzmir’deki 14 kazı çalışmasına maddi destek sağlıyoruz. Kadifekale’nin yamaçlarında bulunan Smyrna Antik Tiyatrosu’nun kazı çalışmaları hız kazandı. 20 bin kişilik bu antik tiyatro gün yüzüne çıktığında İzmir kent merkezi ve Kadifekale yepyeni bir görünüme kavuşacak.

Başlattığımız UNESCO programıyla, İzmir’in kültürel mirasını korumak, geçmişi bugüne ve geleceğe taşımak için Dünyanın İzmir Mirası’na sahip çıkıyoruz. Geçtiğimiz yıl içerisinde Tarihi Liman Kenti başlığıyla İzmir’in kalbi Kemeraltı, Kadifekale ve Basmane bölgesi UNESCO Dünya Mirası geçici listesine dahil edildi. Şehrimizde, UNESCO alanlarının sayısını ikiden altıya çıkarmak için çalışıyoruz. Bu alanlardan bir tanesi, dünya flamingo nüfusunun yüzde onuna ev sahipliği yapan İzmir’in Gediz Deltası. İzmir gibi bir metropolün içerisinde yer alan bu benzersiz doğa harikasının, UNESCO Dünya Doğa Mirası unvanını alması için gerekli yasal süreci başlatarak başvuruda bulunduk. Birgi ve Ceneviz Kaleleri’nin UNESCO hazırlık süreçleri ise devam ediyor.

İzmir’in kalbi, Kemeraltı. Akdeniz’in en önemli liman şehirlerinden biri olan İzmir’in, dünyaya açılan kapısı olan Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın İzmir için ne kadar büyük bir anlam ifade ettiğini biliyoruz. Bu vizyonla, 2022’de Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda altyapı ve üst yapı yenileme çalışmalarımıza başladık. Konak ile Kadifekale arasındaki tarihi aksı canlandırmak ve bölgenin cazibesini artırmak için tarihi bir yatırıma imza attık. Hedefimiz Efes ve Bergama’dan sonra Kemeraltı’nı şehrimizin üçüncü UNESCO Dünya Mirası olarak Türkiye’ye kazandırmak.

İzMiras ofisimiz, İzmir’in engin kültürel mirasın korunması, gelecek kuşaklara aktarılması ve başta İzmirliler olmak üzere tüm dünyada bilinirliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar yürütüyor. Ofisimizin gerçekleştirdiği çalışmalar, İzmir’in binlerce yıldır katman katman oluşan tarihsel, kültürel ve doğal mirası ile günümüz arasında köprüler kuruyor. Bu kültür mirasını sadece geçmişin korunması gereken izleri olarak değil, aynı zamanda geleceğe rehberlik edebilecek bir kaynak olarak yeniden tanımlıyoruz.

 

Geleceğin İnşası

İzmir, tarih boyunca Asya ve Avrupa arasında atan bir kalp vazifesi görüyor. Demokrasiden edebiyata, tıptan felsefeye kadar sayısız yenilik İzmir’de ortaya çıkmış ve buradan dünyaya yayılmış. Bugün de, şehrimizin yenilikçi ve geleceğe ilham veren karakterinden aldığımız güçle, değişimin öncüsü olmaya kararlıyız.

İzmir’de geleceğin inşasıyla ilgili çalışmalarımızın odağını kentsel tasarım oluşturuyor.

Gezegenimizdeki tüm doğal ekosistemler birbirine bağlı ve birbirlerini besliyor. Nehirler dağları denizle birleştiriyor, ormanlar havamızı beslemek için nefes oluyor, rüzgarlar ve böcekler yaşamı yeniden canlandırmak için çiçeklerin polenlerini taşıyor. Hepsi bir araya geliyor ve bizim de bir parçası olduğumuz yaşam ağını oluşturuyor. Yeryüzündeki yaşam, doğanın döngüselliğine dayanıyor.

Ancak çağımızın şehirlerini düşündüğümüzde artık doğanın döngüselliğini göremiyoruz. Çağımızın şehirleri gezegenimizdeki havayı, suyu, toprağı, madenleri ve biyolojik çeşitliliği emiyor. Buna karşılık, yaşam ağını geliştirmekten ziyade tahrip eden plastik atık, karbondioksit, savaşlar ve yoksulluk üretiyor. Çağımızın şehirleri büyük ölçüde merkezileşirken kültürel ve fiziksel olarak diğer ekosistemlerden uzaklaşıyor.

Çağımızda, doğanın döngüselliği tedricen şehirlerin merkezine kayıyor ve bu durum iklim krizine, okyanuslarda plastik adalara, biyolojik çeşitliliğin kaybolmasına ve nihayet umutlarımızın tükenmesine neden oluyor. Şehirlerin çevreledikleri ekosistemle bağları koptukça, dünyadaki yaşamın gerçekliğinin kontrolünü kaybediyoruz. 2007, dünyada ilk kez daha fazla insanın kırsal alanlardan ziyade şehirlerde yaşamaya başladığı yıldı. 2021'de kentlerde yaşayan insanlar dünya nüfusunun %56’sını oluşturuyordu. Bu oranın 2050'de %68'e çıkması bekleniyor.

Eğer bu gezegendeki varlığımızı sürdürmek konusunda samimiysek, sıradışı olana doğru ilerlemek zorundayız. Şehirlerimizi yaşam ağının ayrılmaz birer parçası olarak geliştirmek için cesur adımlar atmalıyız. Biz bunu döngüsel şehircilik olarak tanımlıyoruz.

İzmir, uyum içinde yaşamın belirgin olduğu kültürel pratiklere sahip 8 bin 500 yıllık kadim bir şehirdir. Demokrasi, İzmir'in kalbinde yer aldığı Ege'de doğmuştur.

2021 yılında İzmir'de düzenlenen Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG) Kültür Zirvesi'nde, dünyadaki yaşamı yeniden canlandırmak için yeni bir kavram geliştirdik: “Döngüsel Kültür”. Biz, döngüsel kültürü döngüsel şehirciliğin temel ilkelerinden biri olarak görüyoruz.

Döngüsel kültür dört ayak üzerinde yükseliyor: Doğayla uyum, birbirimizle uyum, geçmişle uyum ve değişimle uyum.

Döngüsel şehirciliği Akdeniz'den başlayan somut bir strateji olarak hayata geçirmek hedefiyle İzmir'de döngüsel kültürün yukarıda bahsedilen dört boyutunu esas alıyoruz. Döngüsel şehircilik bakış açısıyla “kenti”, hız ve bireysellik yerine sakinliği ve uyumu besleyen bir ekosistem olarak ele alıyoruz.

Bu hedeflere ulaşmak için İzmir Büyükşehir Belediyesi çatısı altında İzmir Planlama Ajansını kurduk ve şehri doğasıyla uyumlu bir şekilde büyütmek için kapsamlı bir program uyguluyoruz. İzmir Vizyon 2050 başlıklı bu program, şehrin geleceğini tarif etmek için kentteki tüm paydaşlarla birlikte yakın bir temas halinde çalışıyor. Ayrıca, Döngüsel Şehir kavramını Akdeniz’den başlamak üzere dünya ölçeğinde yaygınlaştırmak için Döngüsel Kültür Kentleri İttifakı’nı oluşturuyoruz. Bu doğrultuda aynı zamanda merkezi İtalya’da olan CittaSlow ağının bir parçası olarak dünyanın ilk CittaSlow Metropol Programını İzmir’de uyguluyoruz.

İzmir Planlama Ajansı bünyesinde faaliyet gösteren İzmir Dönüşüm Ofisimiz de yine İzmir’de değişimle uyumlu bir yaşama öncülük etme irademizin yansıması olarak hizmet veriyor. Bu ofisimizin çatısı altında, şehrimizde değişimle uyuma ayna tutacak teknolojiler uyguluyoruz. Kurduğumuz pilot alanlar kentin bütününe yol gösteriyor. Şehrimizin geleceğini bugünden inşa ediyoruz.

Geleceğin dünyasını inşa etmek için elini taşın altına koyan herkesi destekliyoruz. Girişimcilik Merkezi İzmir kentimizin stratejik önceliklerini dikkate alarak yeni ufuklar açan projeleri destekliyor. TÜSİAD ortaklığıyla hayat bulan bu projemizle, sosyal ve ekonomik fayda üretmeyi merkezine alan, insana, topluma ve doğaya duyarlı ürün ve hizmet geliştiren girişimleri ofis imkânı, eğitim ve mentorluk gibi kaynaklarla bir araya getiriyoruz.

İZQ Girişimcilik Merkezi’nde, Ar – Ge ve inovasyon alanında özel kurgulanmış eğitimler ile girişimcilerin deneyimlerinin artırılması amaçlanmaktadır. Kurulduğu günden bugüne NFT-Metaverse Eğitimi, Dijital Pazarlama Eğtimi, Finansal Okuryazarlık Eğitimi, Drone Yapımı ve Kodlama Eğitimi gibi birçok eğitim verilmeye devam etmektedir. Girişimcilik bilincinin artırılmasına ve yaygınlaştırılmasına yönelik ulusal/uluslararası ölçekte girişimcilik zirvesi etkinlikleri ile de bu eğitimler desteklenmektedir.

Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Meslek Fabrikası ile kentte özel gereksinim gösteren gruplar; işsizler, yeterli eğitim alamayanlar, engelliler, kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar, mülteciler vb. başta olmak üzere tüm toplum kesimlerine yönelik bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme, danışmanlık, kapasite geliştirme ve mesleki eğitim çalışmalarının yürütülmesi sağlamaktadır.

Dezavantajlı mahallelerdeki çocukların sosyal gelişimlerine katkı sunmak ve annelere mesleki beceri kazandırarak iş gücüne katılımlarını desteklemek için başlatılan Masal Evi Projesi’nin tüm ilçelere yayılması için çalışmalar devam etmektedir.